DALGIÇ KUŞUNUN YAVRUSUNA YEDİRDİĞİ TÜYLER




Dalgıç kuşları yavruları için yüzer yuva görevi görürler. Yavrular anne babalarından birinin sırtına çıkarlar. Ve iyice yerleştikten sonra dalgıç kuşu yavrularının düşmelerini engellemek için kanatlarını hafifçe yana doğru açar. Dalgıç kuşu onları beslemek için gagasındaki yiyeceği başını arkasına döndürerek yavrularının ağzına verir. Ancak onlara yapılan ilk ikram yiyecek değildir. Anne veya baba ilk olarak ya suyun üzerinden topladıkları ya da göğüslerinden kopardıkları tüyleri yavrularına yedirirler. Her yavru oldukça fazla miktarda tüy yutar. Peki bu ilginç ikramın sebebi nedir?





Yavruların yedikleri bu tüyler sindirilemez ancak yavrunun midesinde birikirler. Bir kısmı bağırsağa açılan noktada keçeleşir. Balıkların kılçıkları veya diğer besinlerin sindirilemeyen kısımları burada birikir ve böylece bu maddelerin yavrunun midesinin ve bağırsaklarının hassas duvarlarını zedelemesi engellenmiş olur. Kuşların bu tüy yeme alışkanlıkları ömürleri boyunca sürecektir. Ancak ilk yedirilen tüyler kuşkusuz yavruların sağlığı için alınan önemli bir tedbirdir. David Attenborough, Life of Birds, s. 256


Bazı kuş türlerinde ise anne kuş, yavrusuna balık avlamak için hızla suya dalar ve balığı kuyruğundan yakalar. Kuşun, balığı kuyruğundan yakalamasının önemli bir sebebi vardır. Çünkü, kuyruğundan yakalanan balık, yavruya kılçıkların diziliş yönünde verilir. Bu da yavru kuşun balığı yutarken kılçıkların yönünde yutmasını ve dolayısıyla kılçıkların hazmının kolaylaşmasını sağlar. Şayet kuş, balığı kuyruğundan değil, herhangi bir yerinden tutarsa bu, balığı kendisinin yiyeceğini gösterir. Giovanni G. Bellani, Quand L'oiseau Fait Son Nid, s. 100



YAVRUSUNU BESLEYEBİLMEK İÇİN KİLOMETRELERCE YOL KATEDEN GUACHARO KUŞU


Bu kuş cinsi, yavrularını yerden 20 m. yükseklikteki bir yuvaya yerleştirir. Her gece yaklaşık 5-6 defa yavrularını besleyeceği meyveleri aramaya çıkar. Bu meyveleri bulduğunda ise, meyvelerin yumuşak iç kısımlarını önce kendisi öğütür, daha sonra öğüttüğü kısmı yavrularına verir.


Guacharo Kuşu
Gece gruplar halinde besin arayışına çıkan Guacharolar'ın, sırf yavrularına besin bulmak amacıyla katettikleri mesafe ise son derece olağanüstüdür: Bu kuşlar, gecede yaklaşık 25 km. yol katetmektedirler. Giovanni G. Bellani, Quand L'oiseau Fait Son Nid, s. 123-124

Guachoralar gibi birçok hayvan yavrularına verecekleri besini önceden hazırlarlar. Örneğin pelikanlar bir çeşit balık çorbası yaparlar. Yelkovangil cinsinin anneleri de yedikleri plankton ve küçük balıkları karıştırarak yavruları için zengin bir yağa dönüştürür. Güvercinler kursaklarında yağ ve protein yönünden çok zengin "güvercin sütü" adı verilen özel bir salgı üretirler. Memelilerin sütünden farklı olarak, bu süt hem anne hem de baba tarafından üretilir. Birçok kuş buna benzer besinleri yavruları için hazırlar.


Kuş yavruları, anne babalarına son derece muhtaçtırlar. Tek yapabildikleri gagalarını sonuna kadar açarak anne veya babalarının kendilerine yiyecek getirmesini beklemektir. Örneğin genç ringa balığı martıları ağızlarını annelerinin gagalarındaki kırmızı bir noktaya doğru uzatırlar. Hatta gözleri henüz açılmamış bir ardıç kuşu, anne ya da babasının geldiğini düşündürebilecek en küçük bir titreşimde bile boynunu yukarıya doğru uzatıp ağzını açar. Yaşamlarının bu döneminde yavruların ağızları, parlak sarı renkli şiş kenarları ile yiyeceklerin nereye bırakılması gerektiğine açıkça işaret eder gibidir. Ağız kenarları son derece hassastır; herhangi bir nedenle yavru ağzını açık tutmayı kesecek olsa, gagasının kenarına en ufak bir temas bile onun uyarılıp gagasını açmasına neden olur.



Pelikan gibi birçok kuş türü yavruları için kursaklarında hazırlarlar. Daha sonra yavrularının yanına döndüklerinde resimde görüldüğü gibi yavru pelikan annesinin kursağındaki bu besinleri yiyerek yaşamını sürdürür.
Yavruların ağızlarının rengi ve hassaslığı, özellikle oyuk içinde yuvaları olan kuşlar açısından son derece önemli bir kolaylıktır. Böylelikle yetişkinlerin, oyuğun karanlık bir köşesinde bulunan yavruların ağızlarını bularak, yiyeceklerini vermeleri kolaylaşır.

Gouldian ispinozlarının yuvası böyle karanlık bir oyuğun içindedir. Yavruların ağız köşelerinin her bir tarafında ışığın gelişiyle parlayan, dikkat çekici yeşil ve mavi renklerde, yuvalarının derinliklerine süzülerek ulaşan ışığı yansıtan büyük yumrular vardır. Bu yumrular karanlıkta birer ışık kaynağı gibi parlarlar.


Renkli ağızlar bazı kuşlarda annelerine yavruların yerlerini belirtmenin ötesinde anlamlar da taşır. Renkler aynı zamanda yuvadaki yavrulardan hangisinin yakın zamanda beslendiğini, hangisinin beslenmeye ihtiyacı olduğunu da belirtirler. Genç kenevir kuşlarının ağızları, boğazlarının hemen altındaki kan damarlarından ötürü kırmızı renklidir. Yavrulara besin verildiği zaman ise bu kanın büyük kısmı, sindirilen besinleri toplamak üzere mideye gider. Dolayısıyla hala aç olan yavruların ağızları en kırmızı renkli olanlardır. Ve bu konuda yapılan deneylerle ortaya konmuştur ki ebeveyn kuşlar hangi yavruya besin vermeleri gerektiğini belirlemede bu renk farklılığını kullanmaktadırlar.


Kuşların fiziksel özellikleri ile davranışlarının ve bulundukları ortamın son derece uyumlu olması tüm canlıların ve içinde yaşadıkları doğanın tek bir Yaratıcı'nın eseri olduğunun açık bir delilidir. Hiçbir tesadüf böyle kusursuz bir uyumu meydana getiremez.