BÖCEKLER DE YAVRULARINI TEHLİKELERDEN KORURLAR




Böceklerde de, anne babanın yavruları koruyarak onlara özen gösterdiklerini ilk olarak 1764 yılında İsveçli doğabilimci Adolph Modeer keşfetmişti. Adolph Modeer, Avrupa kalkan böceğinin dişisinin aç ve susuz olarak yumurtalarının üzerine oturduğunu ve düşmanları geldiğinde uçarak kaçmak yerine onlara saldırdığını görmüştü.


Ancak birçok bilim adamı ilk başlarda böceklerin yavrularına özen göstermesini kabul etmek istemiyordu. Bunun nedeni ise Delaware Üniversitesi'nden evrimci böcek bilim uzmanı profesör Douglas W. Tallany tarafından şöyle açıklanmaktadır:


Böcekler, yavrularını korurken o derece büyük tehlikelerle karşı karşıyadırlar ki bazı böcek bilim uzmanları bu özelliğin evrim sürecinde nasıl olup da kaybolmadığını merak etmektedirler. Birçok böceğin yaptığı gibi çok fazla sayıda yumurta yapmak bundan çok daha kolay bir strateji olurdu.


Douglas W. Tallany bir evrimci olmasına rağmen evrimin çıkmazlarından birini kendisi sorgulamaktadır. Gerçekten de evrim teorisinin iddiasına göre böceklerin kendi hayatlarını tehlikeye atan davranışları elenmiş olmalıydı. Ancak doğada böyle bir eleme gerçekleşmemiştir. Böcekler de dahil olmak üzere canlıların büyük bir kısmı yavruları için, hatta kimi zaman birbirleri için ölümü göze almaktan çekinmezler.


Yavruları için ölümü göze alan bu küçük canlılardan biri, ABD'nin güneydoğu kesiminde, at ısırgan otlarının üzerinde yaşayan, dantel böcekleridir. Dişi dantel böceği, yumurtalarını ve yumurtadan çıktıktan sonra larvalarını "ölümü pahasına" korur. Larvaların en önemli düşmanlarından biri kız böcekleridir. Bu böcekler, keskin ve sert gaga benzeri ağızları ile fırsat bulduklarında larvaların tamamını yerler. Dişi dantel böceğinin ise onlara karşı koyabileceği hiçbir silahı yoktur. Tek yapabildiği sürekli kanat çırparak ve sırtlarına tırmanarak kız böceklerini kaçırmaya çalışmaktır.


Bu esnada ise larvalar yaprağın orta damarını bir otoyol gibi kullanarak saptan kaçar ve kıvrılmış genç bir yaprağın içine gizlenirler. Eğer anne kurtulabilirse, larvalarını izler ve onların gizlendiği yaprağın sapında bekçilik yapar. Böylece büyük ihtimalle kendisini takip edecek olan düşmanının yolunu kesmiş olur. Bazen anne, kızböceklerini bir süreliğine kovar. Bu durumda larvalarının yanlış bir yaprağa gitmelerini gövdesiyle önlerinde durarak engeller ve onları güvenlikli bir yaprakta gizler. Ancak anneler çoğunlukla böceklerin saldırıları esnasında ölürler. Ama onların bu fedakarlığı larvalara kaçıp saklanmaları için zaman kazandırmıştır.


Dantel böceği larvalarını diğer böceklerin saldırılarına karşı korurken.
Brezilya'da ve Yeni Gine'de yaşayan bu iki böcek türü yavrularının üzerine yatarak onları düşmanlarından korumaya çalışırlar.
Brezilya tosbağa kınkanatlısının (Acromis sparsa) larvaları, annelerinin koruyucu vücudu altında simetrik bir halka oluştururlar. Anne, yavruları yumurtadan çıkmadan evvel onlara bekçilik etmeye başlar ve larvalarına çobanlık ederek onları besin kaynaklarına götürür. Yavrulardan biri uzaklaşsa veya kaçmaya kalksa onu hemen geri getirir.


YAVRULARIN BESLENMESİ


Korumasız yavruların tehlikelerden korunmalarının yanısıra yaşayabilmek için beslenmelerinin de anne ve babaları tarafından sağlanması gerekmektedir. Yavrularını yırtıcı hayvanlardan korumak için sürekli tetikte bekleyen anne babalar aynı zamanda da yavrularının beslenmesi için her zamankinden çok daha fazla avlanmalıdırlar. Örneğin dişi ve erkek kuş gün boyunca yavrularını ortalama olarak saatte 4-12 kez beslerler. Beslemeleri gereken bir çok yavruları olduğunda yüzlerce kez yuvadan uçarak besin aramaları gerekir. Örneğin yavrusunu gagasında taşıdığı böceklerle besleyen büyük bir baştankara kuşu günde ortalama 900 kez yuvaya yiyecek getirir.

  Memelilerde ise dişiler ek bir problemle karşı karşıyadırlar; yavrularına gereken enerjiyi sadece sütleriyle verebilirler. Süt verme dönemindeki anneler ise normalde aldıkları gıdadan daha fazlasını almalıdırlar. Örneğin fok, tek yavrusunu doğumundan itibaren yaklaşık 10 ila 18 gün emzirir. Yavru bu süre içerisinde kilo alır. Bu dönem içinde anne ise aldığı gıdanın büyük kısmını yavrusunun sütü için harcadığından beslenemez ve kilosunun büyük kısmını kaybeder.

Beslemeleri gereken yavruları olan anne ve babalar, normal zamanda harcadıklarından üç ile dört kat daha fazla enerji harcarlar. Giovanni G. Bellani, Quand L'oiseau Fait Son Nid, s.20
Lozan Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada yavruların beslenmesinin ve bakımının anne baba kuşlara nelere mal olduğu saptanmıştır. Lozan Üniversitesi biyologlarından Heinz Richner ve öğrencileri, baştankara kuşları üzerinde bir deney yapmışlar ve "baba" olmanın zorluklarını ortaya koymuşlardır. Deney sırasında Richner, bir yuvadaki yavruları diğer yuvalara taşıyarak babanın beslemek zorunda olduğu yavrularının sayısını sürekli değiştirmiştir. Deney sonucu ise şöyledir: Daha çok yavru beslemek zorunda kalan babalar, iki kat daha fazla çalışıyor ve bu yüzden erken ölüyorlardı. "Çok çocuklu" babalarda asalaklara (parazit) bağlı hastalıkların oranı %76, normal babalardaysa %36 idi.

Bu bilgiler, bir kuşun yavrusu için katlandığı zorlukları ve gösterdiği fedakarlığı daha iyi kavrayabilmek açısından önemlidir.